Aile şirketleri bütün ülke ekonomilerinin bel kemiğini
oluşturur. Bütün ülkelerdeki şirketlerin büyük çoğunluğu aile şirketleridir.
Tekstil ve ev tekstili kategorisinde de bu durum benzerlik gösteriyor.
Açık konuşmak gerekirse yapılan pek çok araştırma ve her
gün yaşanan deneyimler ailenin genelde “babası” ya da “en büyük erkek çocuğu” tarafından-ki elbette kız çocuklarının
yönettiği şirketler de var- yönetilen
aile şirketlerinin performansının, profesyonel yöneticiler tarafından yönetilen
benzer büyüklükteki şirketlerin performansının çok altında kaldığını ortaya
koyuyor.
Bu durumun pek çok sebebi olabilir. Ailevi sorunlar, çekişmeler, hatta aile,
anne-baba, çocuk olma psikolojisi ve aile üyelerinden beklenen geleneksel
kültürel “tabular” .. yani işin kendisinden çok aile olmakla ilgili konular bu
sorunların oluşmasını ve kemikleşmesini mutlaka etkiler.
İşin psikolojik tarafı bir yana pek çoğumuzun belki de
hemfikir olacağı nokta şudur ki aile şirketleri-profesyonellerce yönetilen
şirketlerin aksine- kuralların belli olduğu, bilgiye, yeteneğe ve deneyime değer
veren yerler olmaktan daha fazla
·
“patronun” belirlediği “keyfi
kuralların” hâkim olduğu,
·
daha çok ailenin çıkarına hizmet eden,
·
ailenin yakınlarına ve bireylerine bir iş verme kaygısıyla yönetilen,
·
yönetim ve strateji konusunda da profesyonel ve bilimsel yöntemlere
başvurmaktan öte “kendi bildiğini” önemseyen/yapan yerler olma eğilimindeler. Bir aile şirketinin en zayıf
noktası, aile ve şirket kavramlarının birbirine karıştırılmasıdır ve bu tarz şirketlerde yetenek ve performansın
yerini “kan bağı” ve “aileye yakınlık” alır.
Kimi zaman bu çocuklar aile şirketinde çalışmayı istemediğinde bile meta zori gerçekleşir. Yetenek ve deneyimlerine bakılmaksızın, çocuklar ya da ailenin yakınları işe alınıp hızla yükseltilir . Daha sonrasında ise performansları değerlendirilmeden, ömür boyu iş olanağı verilir. Hatta bazen şirket içinde yalnızca onlara özgü konumlar yaratılır, kurallar değiştirilir, uygulamalar yapılır. Bu da tabi ki şirkette çalışan aile dışından gelen kişilerin sadece moralini değil, performansını da olumsuz etkiler. Zaten bir süre sonra da işlerin yapılmasına mani olur hale gelir.
Kimi zaman bu çocuklar aile şirketinde çalışmayı istemediğinde bile meta zori gerçekleşir. Yetenek ve deneyimlerine bakılmaksızın, çocuklar ya da ailenin yakınları işe alınıp hızla yükseltilir . Daha sonrasında ise performansları değerlendirilmeden, ömür boyu iş olanağı verilir. Hatta bazen şirket içinde yalnızca onlara özgü konumlar yaratılır, kurallar değiştirilir, uygulamalar yapılır. Bu da tabi ki şirkette çalışan aile dışından gelen kişilerin sadece moralini değil, performansını da olumsuz etkiler. Zaten bir süre sonra da işlerin yapılmasına mani olur hale gelir.
Eğer siz de bir aile şirketine sahipseniz ya da bir aile
şirketinde çalışıyorsanız, kendi şirketinizi bu açıdan nasıl
değerlendirirsiniz?
…………………………………………………………………………………………………………
(lütfen görüşünüzü
kısaca buraya yazın)
Peki Sizin şirketinizde en temel 3 sorun nedir?
Peki Sizin şirketinizde en temel 3 sorun nedir?
…………………………………………………………………………………………………………
(lütfen görüşünüzü kısaca buraya yazın)
Böyle bir ortam ve kültürel iklimde marka ve pazarlama
yönetimi dinamiklerinden bahsetmek, işi ve iş modelini olması gerektiği gibi
müşteri ve pazarlama odaklı kurmak mümkün olabilir mi sizce? Aile şirketlerinde şirket kültürünü, aileyi
oluşturan bireylerin duygu ve düşünceleri ile kültürlerinin bir yansıması
oluşturduğu sürece ister istemez şirketin vizyon ve misyonunun iş sahibi
ailenin kültürünün gölgesinde kaldığı görülür.
Aile üyeleri ve kurucular ne kadar muhterem hatta iyi
niyetli kişiler de olsa bir şirket marka kültürü etrafında yapılanmadığı sürece
rekabet üstünlüğü sağlayamaz. Bu şekilde sadece diğer çalışanların performansı
düşmekle kalmaz asıl ailenin emekleri ve tüm kaynaklar da heba olur.Genelde durum buna benzer/yakın olsa da bu bir kader
midir sizce? Bunu değiştirmek ve aile büyüklerinin bin bir emek ve umutla
kurduğu, ülke ekonomisinin motoru olan bu şirketleri daha yüksek performansa
çıkarmak mümkün olamaz mı? Başka bir deyişle aile şirketlerinin pazarlama ve marka odaklı yöneltilebilmeleri mümkün olabilir mi sizce?
Meşhur yönetim gurusu Peter Drucker bunun pekâlâ mümkün
olduğuna inananlardan ve aile şirketlerinin yönetimi için beş önemli kuraldan
bahsediyor:
1.
Çalışan aile üyeleri en az aile dışı çalışanlar kadar bilgili, yetenekli,
pozisyona uygun ve çalışkan olmalı.
2.
Aile şirketleri kilit görevlere ehil ve sorumluluk sahibi profesyonelleri
atamalı. Aileden olmak bir terfi ve makam sebebi olmamalı. Daha da ötesi aile
üyeleri mutlaka şirkette çalışmaya zorlanmamalı.
3.
Yönetimde kaç aile üyesinin olduğuna bakılmadan tepe pozisyonlardan birine
aile dışı bir profesyonel getirilmeli. Aile üyeleri “aile bağlarıyla” değil
liyakatlarıyla yönetimde rol almalı.
4.
Yönetimin gelecek nesillere nasıl devredileceği, aile ve şirket dışında
yetkin bir kişinin önderliğinde
çözülmeli ve aile bu konuda mutlaka profesyonel destek almalı
5.
Şirket aileye değil, aile şirkete hizmet etmeli.
Aşağıdaki linkte uluslararası danışmanlık şirketlerinde Deloitte’un
aile şirketlerinin yönetimi ile ilgili hoş bir raporu var. İşinize yarayabilir,
yararlı bulacağınızı umarım:
Aslına bakarsanız ile şirket olmak pek çok "kurumsallaşmış"
şirkete göre daha özgür ve enerjik bir yapıyı da beraberinde getirir. Bu
şirketler eğer iyi yönetilirlerse, fikirlerini rahatça
uygulama esnekliğine sahiptirler. Çözüm ve sonuç odaklı olmaları, hızlı kararlar
almaları, hele kriz dönemlerinde, büyük ve hantal işletmelere kıyasla daha
esnek ve dayanıklı olabilirler.
Bunun için de önemli olan şirket yönetimini bu zamanın ruhuna uygun hale getirmek; tüm çalışanların daha adil ve tutarlı bir ortamda kendilerini geliştirmek ve yaptıkları işi anlamlı hale getirmek istediğini unutmamak ve girişimciliği yücelten, enerjik, yenilikçi ve değişimi kucaklayan bir yapıya kavuşmaktır.
Marka ve pazarlama odaklı bir anlayışla şirketi yeniden ele almak sadece iş ve çalışanlar açısından değil ailenin yatırdığı kaynakların, emek ve umutların boşa çıkmaması ve gelecek nesillerin mutluluğu için de önemlidir. Ancak böyle bir yaklaşım ailenin çıkarlarını ve işin sürdürülebilirliğinin bir garantisi olur.
Bunun için de önemli olan şirket yönetimini bu zamanın ruhuna uygun hale getirmek; tüm çalışanların daha adil ve tutarlı bir ortamda kendilerini geliştirmek ve yaptıkları işi anlamlı hale getirmek istediğini unutmamak ve girişimciliği yücelten, enerjik, yenilikçi ve değişimi kucaklayan bir yapıya kavuşmaktır.
Marka ve pazarlama odaklı bir anlayışla şirketi yeniden ele almak sadece iş ve çalışanlar açısından değil ailenin yatırdığı kaynakların, emek ve umutların boşa çıkmaması ve gelecek nesillerin mutluluğu için de önemlidir. Ancak böyle bir yaklaşım ailenin çıkarlarını ve işin sürdürülebilirliğinin bir garantisi olur.
Peki siz kendi çalıştığınız şirketi bu açılardan dan geliştirmek
için neler yapılmasını önerirsiniz?
…………………………………………………………………………………………………………
(lütfen görüşünüzü
kısaca buraya yazın)
Herkeye en iyi dilek ve sevgilerimle
İpek Özel